Dijital fotoğraf ile tanıştığımızda, hayatımıza giren birçok yeni  kavram olmuştu. Bu kavramları, evirdik, çevirdik, denedik, yanlışlar yaptık, araştırdık, öğrendik ve bir noktaya getirdik.  

Bu kavramlardan bir tanesi de “Beyaz Ayarı (Beyaz dengesi) veya İngilizce adı ile White Balance’dı. Bu kavramı ise çok incelemedik, çok kurcalamadık. Nedeni ise makinamız bize “otomatik beyaz ayarı” özelliği ile geldi. Otomatik ayar varsa didiklemeye gerek yok dedik, geçiştirdik. 

Doğru mu yaptık, yanlış mı? Bu videoda bu sorunun cevabını arayacağız. 

Haydi buyurun.  

Her fırsatta söylüyorum “Fotoğraf, ışık ile çizmektir”. Işık yoksa fotoğraf yoktur. Renklerin, renk tonlarının, aydınlık ve karanlıkların oluşumu hep ışık ile ilgilidir.  

Işık ise değişkendir. Doğal ışık kaynağımız güneştir. Doğal ışık kaynağımız dahi bize değişken ışık sunar. Sabah saatlerinde, gün ortasında, akşam saatlerinde, gece, gökyüzü bulutluyken, açıkken, doğrudan ışık altındayken, gölgedeyken… Bütün bu koşullarda ışık farklıdır.  

Keza yapay ışıklar da öyledir. Akkor ampul ışığı farklı, florasan ışığı farklıdır.  

Peki, neyi etkiliyor ışığın farklı olması. Renk, aslında cismin yüzeyinden ışığın yansıması ile ortaya çıkar. Hal böyle olunca, farklı ışık kaynaklarından gelen ışık ile aynı cisim farklı farklı renklerde, renk tonlarında görünebilir.  

Yine sıkca söylediğim bir şey var. İnsan gözü ve beyni inanılmaz bir şekilde çalışıyor. Göz, rengini bildiği bir objeye baktığında, farklı ışık kaynakları nedeniyle renk/ton değişimi görse dahi beyin onu kalibre ediyor, düzenliyor ve doğru renklerde algılamamızı sağlıyor.  

Ya fotoğraf makinaları?  

Fotoğraf makinaları da bunu taklit etmeye çalışıyor. Gitgide daha iyi hale gelseler de henüz insan gözü kadar başarılı değiller.  

Fotoğraf makinaları, doğru renkleri kaydetmek için, çerçeve içinde %18 griye en yakın rengi arıyor. Bunu bulduğunda diğer tüm renkleri bu değere göre ayarlıyor. İşte bu operasyona Otomatik Beyaz Ayarı diyoruz.  

Teknik detayına girip kafanızı karıştırmayacağım ama “neden %18 gri?” diye merak edecek olursanız şöyle kısaca açıklayayım.  

RGB renk sisteminde, tüm renkler, kırmızı, yeşil ve mavinin karışımından oluşuyor.  

Beyaz renk,  R:255 G:255 B:255 yani tüm renklerin tamamen yansıması ile oluşuyor.  

Siyah renk ise R:0 G:0 B:0  yani tüm renklerin soğrulması ile oluşuyor.  

Bu sistemde tüm renklerin tam orta değerde olduğu durum R:12G:12B:12bize yaklaşık %18 gri rengi veriyor.  

Yani hiçbir rengin, bir diğerine göre baskın olarak yansımadığı veya soğrulmadığı değer %18 gri renktir. Bu nedenle fotoğraf endüstrisinde bir standart olarak kabul edilmiştir. Eğer fotoğraf üzerinde siz, %18 gri rengi bulursanız, bunu referans alarak doğru pozlamayı yapabilir ve  tüm renkleri doğru olarak tanımlayabilirsiniz.  

İşte fotoğraf makinalarımızda “otomatik beyaz ayarı”nın yaptığı budur. Fotoğraf içinde %18 griye en yakın rengi bulmak ve renkleri buna göre adapte etmek.  

Makinalarımız bu işi yaparken, hele ki yeni nesil makinalardan biriyse, genellikle başarılı olabiliyor. Ama birden fazla ışık kaynağının olduğu ya da daha karmaşık ışık koşullarında kafası karışabiliyor ve otomatik beyaz ayarı her zaman işe yaramayabiliyor. 

Eğer, siz fotoğrafınızda renkleri doğru olarak yansıtmak istiyorsanız, o zaman makinanıza yardımcı olmanız ya da sonradan yazılım üzerinde beyaz ayarı yapmanız gerekiyor. Eğer sonradan yazılım marifetiyle düzenleme yapacaksanız, RAW çekmekte fayda var çünkü PhotoshopLightroom ve Capture One gibi tüm yazılımlar, RAW dosya üzerinde beyaz ayarını kolayca yapmanıza yardımcı oluyor. JPG çekerseniz de beyaz ayarını düzenleyebilirsiniz ancak olası bazı veri kayıpları nedeniyle fotoğrafınızın kalitesi düşebilir, istediğinizi tam alamayabilirsiniz.  

Bence en sağlamı, makinamıza biraz yardımcı olmak. Ne de olsa o her deklanşöre bastığımızda, iyi/kötü/çirkin demeden bizim istediğimiz fotoğrafı çekiyor değil mi? Bu sefer de biz ona yardımcı olalım… 

Prensip olarak, biz makinamıza, “madem ki %18 griyi arıyorsun, al işte bu ışık koşulları altında %18 gri budur” diyebilirsek, ona ihtiyaç duyduğu yardımı yapmış oluruz.  

Aslında, hemen tüm fotoğraf makinalarında, nokta atışı bilgi vermek yerine, yaklaşık bilgi vermeyi sağlayacak ön-ayarlar yerleştirilmiş. Nedir bunlar, Günışığı, Bulutlu, Florasan, Ampul, Su altı vb. şeyler. Bu ön-ayarları kullandığımızda makinamızda örneğin şöyle bir şey demiş oluyoruz “hey dostum, sana bir ipucu vereyim. Şimdi bulutlu bir havadayız. Benden daha fazla bir şey bekleme ve bu duruma uygun olarak kendin %18 griyi bul, beyaz ayarını yap”. 

Ya da o ortamdaki hakim ışığın Kelvin cinsinden sıcaklığını tahmin edip, makinaya söylüyoruz ve onun bulmaca çözmesini istiyoruz. “Arkadaşım, şu anda sanırım 4500 K ışık altındayız. Gerisi sana kalmış…” 

Hadi ışık kaynağını biliyor ve tanıyorsak Kelvin derecesinden renk sıcaklığını söylemek neyse de bence ön-ayarları kullanmak kulağımızı tersten göstermek gibi bir şey. Ya otomatik beyaz ayarı yapıp makinamıza güveneceğiz, hata yaptıysa yazılımla düzelteceğiz. Ya da ona %18 griyi gösterip, doğru bir ayar yapmasını sağlayacağız. Bu işleme de zaten kişisel beyaz ayarı veya özel beyaz ayarı yapma deniyor.  

Geldiğimiz noktada, bir soru kafanıza takılabilir. Tüm renklerin yansıdığı beyaz renk veya tüm renklerin soğurulduğu siyah bir renk referansı ile yapılamaz mıydı? Teorik olarak yapılabilir. Ancak pratikte tam siyahı ve tam beyazı elde etmek daha zordur. Tam beyaz dediğimiz herhangi bir cisimde dahi ton farklılıkları olabilir.   

Sanıyorum, ne yapmak istediğimiz konusunda netleştik. Tek amacımız, makinamıza %18 gri veya tam beyaz bir nesne göstererek onun renkleri doğru tanımlamasına yardımcı olmak.  

Bu noktada, kalibre edilmiş, yani tam beyaz olduğu bilinen bir kart veya %18 gri bir kart işimizi önemli ölçüde görecektir. Böyle kartlar, fotoğraf malzemesi veya aksesuarları satılan mağazalarda, internet ortamında satılıyor. Çok değişik fiyatları var ama sakın gidip çok pahalı bir şeyler almayın. Hesaplı ve küçük bir şey işinizi görecektir.  

Hemen her fotoğraf makinasında, bazı giriş modelleri hariç, beyaz ayarını kişiselleştirme seçeneği var. Bu işlem markadan markaya farklılık gösteriyor olsa da temel prensip aynı. Ben işlemi size Fujifilm X-T3 kullanarak anlatacağım. Tüm Fujifilm modellerinde sistem aynı ancak diğer marka fotoğraf makinalarında nasıl yapıldığını öğrenmek için kullanım kılavuzuna bakabilirsiniz.  

Evet arkadaşlar, 

Bugün beyaz ayarı konusunu anlamaya çalıştık ve makinamızda beyaz ayarını kişiselleştirerek nasıl en doğru renklere ulaşabileceğimizi görmüş olduk.  

Tabi her zaman olduğu gibi, nasıl yapılacağını bilmek lazım ama zaman zaman bilerek, isteyerek, beyaz ayarını farklı değerlere getirerek fotoğrafımızda farklı bir ambiyans yaratmak da mümkündür.  

Esen kalın….