Biliyorsunuz, dinamik aralık fotoğrafçı olarak bizleri en çok terleten konulardan birisi. Ya aydınlıklar patlıyor ya da karanlıklar hiç detay içermiyor. Her iki durumda da çoğunlukla fotoğrafımız çöp oluyor.  

Bu durumla baş etmek için, fotoğraf düzenleme yazılımları ile yapılacak bazı şeyler var. Ama ben bugün, çekim sonrasında değil de çekim sırasında dinamik aralıkla baş edebilmek için elimizdeki araçlardan bahsetmek, hatta bu araçların en faydalısını belirlemek istiyorum.  

Merak ediyorsanız, haydi buyurun. 

 

En başından beri fotoğraf makinası üreticileri, hep insan gözüne öykündüler. Fotoğraf makinasının; insan gözünün gördüğü gibi görmesini, onun gördüğü şekilde kaydetmesini sağlamaya çalıştılar. Hala da bunun üzerinde çalışıyorlar.  

Bazı detaylarda insan gözünün seviyesine ulaştılar ve hatta geçtiler bile. Örneğin çözünürlik konusunda. Ama dinamik aralık gibi bazı detaylarda ise yol aldılar ama henüz insan gözünün seçebildiği dinamik aralığa ulaşamadılar.   

Nedir dinamik aralık? En karanlık bölge ile en aydınlık bölge arasındaki ışık farkıdır. Bu aralık ne kadar genişse, fotoğraf o kadar çok tonal detay içerir. Yani hem karanlık bölgelerde hem de aydınlık bölgelerde detay görülebilir.  

İnsan gözü bu anlamda 20 stopluk bir dinamik aralıkta çalışır. Bu sayede, birçok durumda aynı görüş alanı içerisinde hem aydınlık hem de karanlık bölgelerde detay görebilir ki beyin de göz ile birlikte adaptif olarak çalışarak görülen detayların doğru algılanmasını sağlar.  

Oysa bugünkü teknolojide en iyi fotoğraf makinalarında dahi bu aralık en fazla 14-15 stoptur. Bu durumda fotoğraf çekerken, ışığı çok iyi yönetmemizi, beyazları patlatmamızı, siyahlarda da detay kaybetmemizi gerektirir. İşte zorlandığımız en önemli noktalardan birisi budur.  

Fotoğraf makinaları bu durumu çözebilmek için bazı araçlar sunarlar. Bu çözüm araçları elbette, markadan markaya, modelden modele farklılıklar içerecektir ama temelde benzer araçlar olduğunu düşünüyorum. Ben elimdeki X-T4’ü kullanarak bu araçlar ile çektiğim fotoğrafları karşılaştıracağım. Bu bulgularım tüm Fujifilm X-Sistem makinalar için geçerli olacaktır. 

X Sistem makinalarda dinamik alanı yönetmek için kullanabileceğimiz 4 araç var. Bu videoda isimlerini ve kısa kullanım bilgilerini vereceğim, videoyu uzatmamak için detaylara girmeyeceğim. Talep gelirse ve ilgi olursa belki bunların detay videolarını da yapabilirim.  

Bu araçlardan ilki, menümüzde DEVİNGEN ALAN olarak gösterilen araç. Ulaşmak için IQ menüsüne giriyoruz, ikinci sayfaya geldiğimizde DEVİNGEN ALAN ayarlarını görüyoruz. İçine girdiğimizde DR100, DR200 ve DR400 alt seçeneklerini görüyoruz. Özetle DR400 2 stopluk bir avantaj sağlarken, DR200 1 stopluk avantaj sağlıyor. DR100 ise fotoğrafı olduğu gibi çekiyor. Tüm araçlarda dinamik aralık için en fazla avantaj sağlayacak aracı kullanarak çekim yapacağım. O nedenle DR400’ü seçiyorum. DR400 ile çekim yapabilmemiz için makinamızın ISO değerinin minimum 640 ISO olması gerekiyor. Eşdeğer bir karşılaştırma için bütün fotoğraflarda bu ISO değerini kullanacağım. Diyafram f/6.4, perde hızı 1/160 olacak şekilde fotoğrafımı çekiyorum. 

İkinci aracımız, D ARALIK ÖNCELİĞİ. Bu araca ulaşmak için IQ menüsünden ikinci sayfaya geliyorum. Aracın içine girdiğimizde ZAYIF ve GÜÇLÜ seçenekleri var. Bu araçta da en yüksek dinamik aralık avantajını yakalamak için GÜÇLÜ seçeneğini seçiyorum ve fotoğrafımı çekiyorum. Pozlama değerlerimde herhangi bir değişiklik yapmadım. 

Üçüncü parametremiz, parlak alan ve karanlık alanları yönettiğimiz TON EĞRİSİ aracımız. Bu araç bazı X Sistem makinalarda PARLAK ALAN RENK TONLARI / KARANLIK ALAN RENK TONLARI olarak iki ayar şeklinde. X-T4 gibi bazılarında ise TON EĞRİSİ olarak tek araç. Nasıl olursa olsun, yapacağımız şey parlak alanların parlaklığını düşürmek ve karanlık alanların parlaklığını artırmak. Bu sayede kontrastı düşürmüş ama dinamik alanı genişletmiş olacağız. Her iki değeri de –2 yapıyorum. Yine pozlama değerlerimi değiştirmeden bir fotoğraf daha çekiyorum. 

Son aracımız ise HDR aracı. Bu aracı aktif etmek için X-T4’de çekim modları çarkından HDR’yi seçiyorum. HDR seçimi diğer bazı X Sistem makinalarda SÜRÜŞ (Drive) ayarları içerisinde olabilir. Yine menüden ÇEKİM AYARLARI – SÜRÜŞ AYARI – HDR MODU’nu seçiyorum. Burada %200, %400, %800 ve %800+ seçenekleri var. Dinamik aralık için en fazla avantajı sağlasın diye %800+ değerini seçiyorum. Pozlama değerlerim yine aynı. Makinamda deklanşöre basıyorum. Makine 3 kare çekip, HDR fotoğrafı üretip kaydediyor.  

Pozlama değerlerini değiştirmeden ama bütün dinamik aralık ayarlarını sıfırlayıp, bir kare daha çekiyorum ki bize referans fotoğraf olsun.  

Bütün çekimlerimi tamamladım. Şimdi bunları birbiriyle karşılaştıracağım için Lightroom’a alıyorum.  

Fotoğrafları JPG + RAW çektim. Böylece her iki durumda da karşılaştırma yapabileceğiz. Önce JPG fotoğraflara bakalım. 

Ekranın sol tarafında dinamik aralık araçlarından hiç biri kullanılmamış, normal fotoğrafımız var. Sağ tarafta ise DEVİNGEN ALAN ayarını DR400 yaparak çektiğimiz fotoğraf var.  

Aydınlık bölgelere bakalım. Camın dışındaki binaların normal fotoğrafta patladığını, görünmediğini fark etmişsinizdir. DR400 ile çekilen fotoğrafta ise bina detayları görünüyor ama gökyüzü patlamış durumda. 

Şimdi karanlık bölgelere bakalım. Karanlık bölgelerde her iki fotoğraf aradında belirgin bir fark görmüyorum.  

Diğer fotoğrafa, yani D Aralık Önceliği GÜÇLÜ seçerek çektiğimiz fotoğrafı karşılaştıralım. Önce aydınlık alanlar. Aydınlık alanda normal fotoğrafa göre çok daha fazla detay görebiliyoruz. Karanlık bölgeler ise aydınlanmış ve neredeyse tüm detayları önümüzde. Bir parça grenlenme var bu bölgelerde… 

Sonraki fotoğrafımız HDR800+ ile çekilmişti. HDR ile çekilen fotoğrafın bir parça makinada otomatikman kroplandığını siz de fark etmişsinizdir umarım. Neyse biz konumuza bakalım. Önce aydınlık alanlar. Binalardaki detaya bakın hatta gökyüzünde dahi mavilik görebiliyoruz bu fotoğrafta. Ya karanlıklar.., tüm detayları görebiliyoruz. Üstelik gren de çok az seviyede… 

Şimdi de TON EĞRİSİ’ni ayarladığımız fotoğrafın aydınlık bölgelerine bakalım. Aydınlıklar, normal fotoğraftaki gibi. Beyaz patlaması var. Karanlıklar ise aydınlanmış görünüyor. Gren çok az. 

JPG fotoğraflar arasında en başarılı olan hem aydınlık, hem de karanlık bölgede bize detayları gayet iyi bir şekilde sunan HDR800+ seçeneği oldu.  

Gelelim RAW karşılaştırmalarına… 

Raw fotoğraf verileri üzerinde, fotoğraf makinasında herhangi bir ön işlem yapılmadığı için ve hedefimiz dinamik aralığı genişletmek olduğu için tüm raw dosyalarda aydınlıkları sol tarafa, gölgeleri sağ tarafa çekerek karşılaştırma yapacağım.  

İlk karşılaştırmamız normal ile DR400 arasında. Aydınlık bölgelerde daha fazla detay olduğunu, hatta gökyüzünde mavi bölgelerin göründüğünü farketmişsinizdir.  

Karanlıklarda hemen hemen aynı görüntü. DR400 çok az, belli belirsiz bir ton açık diyebiliriz.  

Sırada D Aralık Önceliği GÜÇLÜ fotoğrafımız var. Aydınlık bölgelerde detay var ama gökyüzünde mavilik göremiyoruz. Karanlık bölgeler ise normal fotoğrafa göre daha açık. 

Sonraki fotoğrafımız HDR800+ İnanılmaz. HDR800+ ile normal fotoğraf aydınlık bölgeler için aynı. Karanlık bölgeler için de öyle. Yani RAW dosyada HDR işlemi yapılmamış gibi görünüyor.  

En nihayetinde TON EĞRİSİ fotoğrafımıza bakalım. Aydınlık bölgelerde, normal fotoğraftan hiçbir farkı yok. Karanlık bölgelerde de öyle. Çünkü bizim yaptığımız ton eğrisi ayarları sadece JPG’i etkiliyor. O nedenle normal fotoğraf ile aynı şeye bakıyoruz şu anda.  

RAW dosyalar arasında bize en iyi dinamik aralığı DR400 ayarı sağladı.  

Buradan çıkaracağımız sonuçlar ise şunlar: 

1) Dinamik aralığı yönetmek için fotoğraf çekerken dikkatli olmalı, histoğramı takip etmeliyiz. 

2) Eğer bir şeylerden fedakarlık yapılması gerekiyorsa, karanlık bölgelerden fedakarlık yapmalı ve beyazları patlatmamalıyız. Çünkü beyazları kurtarmak çok daha zor. 

3) JPG çekiyorsak HDR800+’ı; RAW çekiyorsak D Aralık Önceliği Güçlü seçeneğini seçmeliyiz. Böylece daha geniş bir dinamik aralığı fotoğraflamış oluruz.  

Evet, arkadaşlar. Umarım faydası olmuştur. Umarım beğenmişsinizdir.  

Bu gibi faydalı içeriklerin devamını sağlamak üzere, beğenerek, paylaşarak, abone olarak, bildirimleri açarak, soru, yorum, görüş ve önerilerinizi yazarak bana destek olabilirsiniz.  

İzlediğiniz için teşekkür ediyorum.  Gelecek hafta yepyeni bir videoda, yepyeni bir içerikle buluşuncaya kadar hoşçakalın, sağlıklı kalın…