“Fotoğrafta yapabileceğiniz en önemli yatırım, kendinize yapacağınız yatırımdır, ekipmana değil” 

Bu noktadan yola çıkarak, bugün fotoğrafçılığımızı geliştirmek üzerine bir tekniği yani fotoğrafçının göz terbiyesi konusunu konuşacağız. 

Haydi buyurun… 

Fotoğrafın üç bacağı vardır. Teknik doğruluk, Estetik yoğunluk ve Anlatım Gücü 

Teknik doğruluk, kendi içinde ışık, diyafram, enstantane, ISO, makinalar, lensler, optik gibi konuları içerir. Öğrenilebilir, öğretilebilir bir konudur.   

Estetik yoğunluk, fotoğrafın izleyiciye aktardığı görselliği kapsar. Kompozisyon, form, biçim, estetik gibi görsel kavramları barındırır. Ancak içinde bir parça da tanrı vergisi bir yön barındırır. Kişinin içinden gelen bir yetenekten etkilenir.  

Anlatım gücü ise içerik ve anlatıyı barındırır. Kişinin söyleyeceği sözü, anlatacağı hikayesi ve vereceği mesajı barındırır. Entelektüel birikim, dünya görüşü, düşünsel derinlik gerektirir. Bu anlamda fotoğrafçının kendine yapacağı yatırım bu noktada gereklidir.  

Dışarıdan verilecek eğitimlerle bir kişinin, donanımını yükseltemezsiniz. Kişinin bunu içselleştirmesi ve kendi hazinesi haline getirmesi gereklidir. Fotoğrafçı istemelidir her şeyden önce. Fotoğrafçı isterse ilgilenir, ilgilenirse bilgilenir, bilgilenirse üstü üste koyarak içselleştirebilir.  

Fotoğraf eğitimlerinde sıkça arkadaşlarımıza telkin ettiğimiz bir şey var. Gözünüzü terbiye etmek için, görsel birikiminizi artırmak için bol bol fotoğraf izleyin diyoruz. Fotoğrafı da sosyal medyanın bize dayattığı şekilde, iki parmak arası sürede değil, sindire sindire izleyin diye tembih ediyoruz.  

Bu yazıda bu konuda kendimce ortaya koyduğum bir metodu sizlerle paylaşmak ve bu metodu uygulamanızı şiddetle tavsiye etmek istiyorum.  

Metodumuzun dayandığı üç temel ilke var. Bunlar; zaman ayır / boş bakma / soru sor  

Gelin bunların üzerinden birer birer geçelim. 

Zaman ayır 

Çağımızda zaman öylesine hızlı akıp gidiyor ki bir fotoğraf bakma süresi sosyal medyada bir saniye seviyesinde. Fotoğraf sunumlarında 5-6 saniye. Eğer hala okuyan varsa gazete-dergi-kitap gibi basılı medyada 10-15sn. Sergi geziyorsanız 30sn-1dk. Civarında.  Şimdi empati yapın lütfen. Bir  onca zahmete katlandınız, bir yerlere gittiniz, ekipman ve diğer masraflara katlandınız, fotoğraf çektiniz sonra fotoğraf üzerinde düzenleme yaptınız. Fotoğrafınızı gururla paylaştınız. er sergi yapabildiyseniz izleyici 1 dk. Kadar, sosyal medyada paylaştıysanız 1 sn kadar baktı. Nasıl değerlendirdiyse, o arada Beğen butonuna ya bastı ya basamadı. Sizin bütün emeğiniz 1 sn içinde tüketildi. Yazık olmadı mı? 

Şimdi bir başka pencereden izleyici, hatta fotoğrafçılıkla ilgilenen ve kendini geliştirmeye çalışan bir izleyici olarak sürece bakalım. Herhangi bir medya üzerinde bir fotoğraf gördünüz. Bir bilemediniz birkaç saniye baktınız ve bir tepki verdiniz. Bu beğen butonuna basmak veya bir sonraki fotoğrafa geçmek olabilir veya kapatmak olabilir. Geriye size ne kaldı, bu fotoğraf size ne öğretti, ne anlattı,  size nasıl bir faydası oldu. Koca bir hiç… 

O halde, fotoğraf konusunda kendini geliştirmek isteyen herkes, bu yaklaşımı bir kenara bırakıp, fotoğraf izlemeye zaman ayırmalı. Her bir fotoğrafa uzun uzun bakmalı. Özcan Yurdalan’ın Belgesel Fotoğraf ve Fotoröportaj adlı kitabında söylediği gibi uzun uzun bakarak fotoğrafın içine girmeli, ayrıntıları yakalayabilecek kadar fotoğrafın içinde dolaşmalı. 

Boş Bakma 

Bir fotoğrafa dakikalarca bakmak mümkün de aynı zamanda da boş bakmamalı. Fotoğrafı analiz etmeli. İrdelemeli. Bakmak fiilini görmek fiiline doğru evirmeli. Bunu nasıl yapacağız? Aslında cevap basit. Fotoğrafı ve fotoğrafı anlamaya çalışarak. Anlamak için 

  • Fotoğrafçı bu fotoğraf ile ne yapmaya, neyi çekmeye çalışmış, bize ne anlatmak istemiş,  
  • Neden bunu çekmiş, temel kaygısı neydi acaba, bir hikaye mi anlatıyor yoksa bir güzelliği bir aktarıyor, bir tanıklık mı yapıyor, bil belge mi ortaya koyuyor.  Ortaya koymaya çalıştığı bir duygu aktarımı mı var 
  • Bu fotoğrafı nasıl çekmiş, tekniği ne, dyafram, enstantane, ıso ne olabilir. Lensi geniş açımı, tele mi, Konuya yaklaşım açısı nedir?  
  • Bu fotoğrafı nerede çekmiş, mekan nedir, ortam nasıl, koşullar nedir. 
  • Bu fotoğrafı ne zaman çekmiş, sabah, öğle, akşam, gece. Işık koşulları zamandan etkilenmiş mi. Konunun görünümü çekim zamanından etkilenmiş mi? Kritik an doğru seçilmiş mi? 

Bu soruları kendi kendinize sorar ve cevaplarını fotoğrafın içinde bulmaya çalışırsanız boş bakmamış, fotoğrafı analiz etmiş, irdelemiş ve hatta okumuş olursunuz.  

Soru sor 

Son aşamadan ise birbiri peşi sıra gelen şu üç soruyu kendinize sormalısınız? 

  • Bu fotoğrafı beğendim mi? Beğenmedim mi? 
  • Beğendiysem neyi beğendim, beğenmediysem neyi beğenmedim? 
  • Eğer bu fotoğrafı ben çekseydim, nasıl çekmek isterdim. 

Bu sorulara da samimi cevaplar verirseniz, işte o zaman bu fotoğraf size vereceğini vermiş, diğer bir deyimle siz fotoğraftan alacağınız dersi almışsınız demektir. Şimdi bir diğer fotoğrafa geçebilirsiniz… 

Bu yöntem ile belki daha az fotoğraf bakacaksınız, ama size hiçbir şey bırakmayan yüzlerce fotoğrafa bakacağınıza, sizi eğiten, gözünüzü terbiye eden onlarca fotoğrafa bakın daha faydalı… 

Bu yöntemi baktığınız her fotoğrafa uygulayın. Zaman zaman fotoğraf ustaların fotoğraflarına bu yöntem ile bakın. Zaman zaman sosyal medyada takip ettiğiniz insanların fotoğraflarına bu şekilde bakın. Yalnız iyi fotoğraflara bakmayın, kötü fotoğraflara da bu yöntemle bakın. Zaman zaman kötü fotoğraf, iyi fotoğraftan daha öğretici olabilir.  

Hatta bu işi ben çok sevdim, ciddiye alıyorum diyenlere bir ileri aşama, bir deftere not alarak yapın bu işi. Sayfanın başına fotoğrafın çıktısını yapıştırın. Sayfanın altında, NE/NEDEN/NASIL/NEREDE/NE ZAMAN sorularının karşısına cevaplarınızı yazın. En alta da BEĞENDİM, ÇÜNKÜ… veya BEĞENMEDİM ÇÜNKÜ… cümlenizi yazın. Son olarak da BEN ÇEKSEYDİM… cümlenizi yazın.  Aradan bir süre geçtikten sonra aynı fotoğraflara tekrar bakın ve cevaplarınızda değişiklikler olup olmadığını gözlemleyin.  

Bütün bunlar, zahmetli işler… Ama şu dünyada hangi konuda iyi bir şeyler yapmak istiyorsak, hangi konuda başarılı olmak istiyorsak EMEK vermemiz gerekmiyor mu. Fotoğraf da emek istiyor.

Atalarımız söylememiş mi: Emeksiz yemek olmaz...