2014 yılında İlk defa Fujifilm ile tanışıp, X-T1 fotoğraf makinamı satın aldığım günlerde bana ikinci makine olarak X100Tyi önermişlerdi. Ben de ikinci makine taşıma alışkanlığın yok diye ilgi göstermemiştim ama satıcının makinanın küçüklüğünü vurgulamak üzere montunun cebine koyuvermesi de dikkatimden kaçmamıştı.  

Bugün geldiğimiz noktada, aynı makina büyük bir hayran kitlesine ulaştı. Geçtiğimiz günlerde güncel versiyonu X100V piyasaya çıktı ve bugün biz sizlerle birlikte bu makinayı inceleyeceğiz.  

Haydi buyurun. 

 

X100 serisi ilk defa 2011 yılında çıktı. Çıktığı yıllarda büyük, heybetli DSLR’lerin boy gösterdiği, 70-200mm gibi heybetli zoom lenslerin pek moda olduğu yıllardı.  Böyle bir dönemde, aynasız makine çıkarmak, DSLR tipi değil de Range Finder tipi tasarım yapmak üstelik değiştirilemeyen 23mm bir lens ile makinayı piyasaya sürmek sanırım bir çılgınlıktı. Fujifilm bunu yaptı.  

Zaman içinde bu makinanın tasarımını neredeyse hiç değiştirmeden ikinci versiyonu X100s, üçüncü versiyonu X100T, dördüncü versiyonu X100F’ü piyasaya çıkardı. Geride kalan on yıllık dönemde X100 serisi ciddi bir fan grubu biriktirdi. Bugün bu grup, mevcut X100 serisi makinalarını çok seviyor ve X100V’ye heyecanla bakıyorlar. 

Peki nedir bu makinanın insanı heyecanlandıran yönü? Kimler bu makinayı çok beğeniyor? Makine kimlere hitap ediyor ve özellikleri neler? 

Az önce söylediğimiz gibi X100V, range finder tipinde, premium kompakt sınıfta, 23mm f/2 sabit lensli yani lensi değiştirilemeyen bir makine. Üzerinde X-Processor 4 işlemci ve X-Trans BSI Cmos 4 sensör var. Bu özelliklerine baktığımız zaman Fujifilm’in son kuşak makinaları X-T30, X-Pro3, X-T3 ve hatta X-T4 ile aynı özelliklere sahip. 26,1 Mega Piksel çözünürlükte. İşlemci, sensör ve çözünürlük anlamında önceki versiyonu X100F deki tüm özellikler iyileştirilmiş durumda. 

İki farklı renği olan X100V’nin tasarımına bakacak olursak, geçen yıllar içinde makinanın tasarımında önemli bir değişiklik yok. Ufak tefek dokunuşlar var sadece. Bu da neredeyse 10 yıl önce oluşturulan 478 gramlık bu tasarım ana çizgisinin ne kadar sevildiğinin bir işareti.  

Tasarımdaki en önemli dokunuşlardan birisi, D-Pad yani dört yönlü navigasyon tuşunun kaldırılmış olması. Bu tuşun görevini bir önceki versiyonda da bulunan joystick üstlenmiş durumda. D-Pad’in kaldırılması ile birlikte arka cephedeki butonların organizasyonunda ufak değişiklikler olmuş 

X100F’de sabit olan LCD ekran, artık 90 derece dönebiliyor. Bu da sokakta göbek hizası veya alt açıdan fotoğraf çekmeyi sevenler için önemli bir dokunuş.   

Makinanın üst tarafında yer alan kadranların ve butonların işlevi birebir aynı. Ancak ISO çarkına, kullanıcıyı çok rahatlatan bir dokunuş yapılmış. Zira önceki versiyonda, ISO değerini değiştirmek için Çarkı yukarı kaldırıyor, yukarda tutmak için güç uyguluyor ve çeviriyordunuz. Şimdi ise sadece yukarı pozisyona kaldırıyorsunuz, çark o pozisyonda kalıyor. İstediğiniz değere getirdikten sonra kitlemek için tekrar aşağı itiyorsunuz.  

Makinanın ön tarafında işlevsel hiçbir değişikli yok, buton ve pencerelerin yeri ve büyüklüklerinde küçük dokunuşlar söz konusu. 

Yanlarda yer alan giriş çıkışlara baktığımızda, USB Type-C, Micro HDMI ve 2,5mm mikrofon/uzaktan kumanda girişini görüyoruz. USB Type C üzerinden uygun kablolarla bilgisayar, tablet ve mobil telefonlara bağlantı sağlanabildiği gibi pil şarjı da mümkün olabiliyor. Elbette Wi-fi ve BlueTooth bağlantı var.  

Mikrofon girişi olarak 3,5mm jack yerine 2,5mm tercih edilmiş olması sizi bir ara adaptör kullanmaya zorlayacak maalesef. 

Pil ve pil yuvasında öncekine göre herhangi bir değişiklik yok. Diğer Fujifilm makinalarla aynı pil yani NP-W126S kullanılıyor ancak makinanın genel performans iyileşmesine bağlı olarak bir pil ile 420 kareye kadar çekim yapılabiliyor.   

Sabit lense geldiğimizde tıpkı önceki versiyonlarda olduğu gibi X100V’de de 23mm f/2 lens kullanılmış. Ancak, bu lens bir önceki versiyona göre geliştirilerek ek bir asperikal optik eklenmiş. Bunun sonucunda da hem keskinlik hem de AF performansında önemli gelişmeler olmuş. Ayrıca lens, şık bir kapak ile birlikte geliyor.  

Bu arada, mevcut lensi fulll frame eşdeğeri 50mm’ye dönüştüren TCL-X100 ile full frame eşdeğeri 28mm’ye dönüştüren WCL-X100 dönüştürücüler eski versiyonlarda olduğu gibi bu vesiyonda da kullanılabiliyor.  

Bu seri, ilk defa X100V ile birlikte WR yani hava koşulları dayanımlı hale gelmiş durumda. Önceki versiyonlara göre önemli bir iyileştirme bu, çünkü sokak fotoğrafçıları yağmur, kar altında boş durmuyorlar… 

Ancak bunun bir ön şartı var. 23mm f/2 lensin iç mekanik düzeneği ileri geri hareket ettiği için, bu bölgeyi sızdırmaz yapmak adına lensin önüne bir filtre takılması gerekiyor. Ben Fujifilm’in yerinde olsaydım, kullanıcıya böyle bir önşartı açıklamaktansa, makinanın önüne filtreyi takar ve öyle satardım. Sonrasında da gönül rahatlığı ile benim makinam WR derdim.  

LCD ekran 1,62 Milyon dotluk, dokunmatik bir ekran haline gelmiş ve az önce söylediğimiz gibi 90 derece açılabiliyor. Dokunarak otofokus ve çekim özelliklerinin yanında 4 adet özelleştirilebilir işlev de dokunmatik ekrana yüklenebiliyor. 

Vizör ise optik ve elektronik vizörü üzerinde barındıran hibrit bir vizör3.69 Milyon dotluk çözünürlüğe sahip bu OLED vizörönceki versiyona göre daha büyük, daha parlak  ve gerçekten güzel performans gösteriyor. Optik vizör kullanıldığında, pırıl pırıl görüntü veriyor, kadrajınızın sınırlarını ve dışını da görebiliyorsunuz. Çekim değerleni optik vizörde görüyor olmak da ayrıca hoş.  

Ön taraftaki mandalı sağa doğru çekip bıraktığınızda vizör elektronik vizöre dönüşüyor.  Yaptığınız çekim ayarlarını ve bunların fotoğraf üzerindeki etkilerini görerek çekiminizi yapabiliyorsunuz.  

Optik vizörde iken, mandalı sağa değil de sola doğru itip bıraktığınızda, optik vizörün sağ alt köşesinde küçük bir dijital pencere beliriyor. Bu pencere, sizin netlik noktanızdaki görüntüyü dijital olarak size gösteriyor. Böylece nereye netlediğinizi daha kolay takip edebiliyorsunuz.    

Menü sistemi, alıştığımız Fujifilm menü yapısında. Basit, kullanımı kolay ve etkili. Ama ne yazık ki bir diğer yeni makine olan X-T200’deki dokunmatik ekranı kullanarak menüde gezemiyoruz 

Bildiğimiz gibiFujifilm makinaları diğerlerinden ayrıştıran en temel özelliklerden birisi film simülasyon modlarıFujifilm yıllarca negatif film üreten bir firma olarak renkler üzerindeki hakimiyetini bu film simülasyonlarında kullanıyor. Böylece analog dönemin fotoğraflarına benzer fotoğraflar elde etmemize mümkün oluyor. X100V, çıkış tarihine kadar duyurulmuş olan bütün film simülasyon modlarını kapsıyor. Bunlardan en yenisi de Classic Negative film simülasyonu. X100V piyasaya çıktıktan bir süre sonra X-T4 duyuruldu ve X-T4’de yeni bir film simülasyon modu Eterna Bleach Bypass var. Doğal olarak X100V’de bu mod yok. Kimbilir önümüzdeki günlerde güncelleme ile X100V’ye de eklenir.  

Daha önce X-Pro3 çıktığında tanıştığımız bazı özellikler, örneğin fotoğraflara gren ekleme, gren boyutunu belirleme, krom ve mavi krom rengi etkisinin zayıf/orta veya güçlü verilebilmesi, keskinlik ve ton eğrisi ayarlarını yapabilmekfokus basamaklanın otomatik hale getirilmesi, zaman aralıklı çekim sırasında ışık titremesi (flickr) oluşmasını engellemek için pozlama düzeltmesi gibi özellikler X100V ile birlikte de gelmiş.  

 Yapay Zeka’nın fotoğraf üzerindeki etkisini incelediğimiz videomuzda ve mobil fotoğrafçılığı incelediğimiz videomuzda, cep telefonlarının dinamik alanı çok güzel yönettiklerinden ve bu anlamda fotoğraf makinalarının önüne geçmeye başladıklarından bahsetmiştik. Fujifilm bu gerçeğe uyanmış durumda ve X100V ile birlikte bizlere HDR çekim modu sunuyor. HDR çekim modunda deklanşöre bastığınızda makine 3 kare çekiyor ve bunları akıllıca ve hızlıca birleştiriyor. HDR çekim modu, gerçek gibi görünmeyen abartılı fotoğraflar üretmemek için HDR Auto, HDR200, HDR400, HDR800 ve HDR Plus ayarlarını içeriyor. Parlak alanlar ile gölge alanlar arasında ciddi ışık farkı bulunan zor fotoğraflar için oldukça güzel sonuçlar üretiyor. Sonuçların RAW olarak kaydedilmesi de ayrıca güzel.  

X100Vde  9 kareye kadar üst üste çekebilme yeteneği var. Bununla da kalmamış, çekilen fotoğrafları üst üste blend etme yani kaynaştırma seçenekleri de getirilmiş. Bunlar Toplam, Ortalama, Parlak ve Karanlık kaynaştırma seçenekleri. Bunları kullanarak yaratıcı fotoğraflar çekmek artık daha bir kolay… 

Makinada çok gelişmiş bir kontrast ve faz algılayıcı otofokus sistemi var. Ayrıca, tutarlılığı ve kararlılığı oldukça yüksek bir yüz/göz tanıma-takip sistemi var.  

Bütün bunlara rağmen, sokak fotoğrafçılarının hızlıca reaksiyon gösterip, anı yakaladıkları anlarda, netlik yapacakları yer bazen problem olabilir. İlgi merkezinin önünde veya arkasında bir bölgeyi netleyebilirler. Bu konuda fotoğrafçıya yardımcı olmak için X100V, AF Aralığı Sınırlayıcı özelliği ile gelmiş durumda. Burada bir tanesi özelleştirilebilir 3 seçenek var. Bu özelliği kullanarak AF işleminin hangi aralıkta yapılacağını ayarlayabiliyorsunuz. Örneğin sokakta, kalabalık içinde yürürken, size 2 ile 3 metre uzaklıktaki insanlara AF yapsın, daha yakın veya uzağa netlemesin diye ayarlayarak AF sapmalarını engelleyebiliyorsunuz. Şahsen çok beğendim ve kullanışlı buldum. 

Dilediğimiz menü seçeneklerine hızlıca ulaşmamızı sağlayan Q menüsündeki seçenekler artık 16 tane olmak zorunda değil. 4-8-12-16 şeklinde tarcih edebiliyorsunuz. Arka planını saydam veya siyah renk yapabiliyorsunuz. Böylece gerçekten çok kullandığınız işlevleri bu menüye koyarak hızlıca ulaşabilmeyi sağlıyorsunuz. Etkili dokunuş... 

Makinada 4 stop ND filtre dahiili olarak geliyor. Bu sayede güçlü ışık koşullarında bu filtreyi kullanarak açık diyafram değerlerine rahatlıkla gelebiliyorsunuz. Çok kullanışlı bir özellik ancak bu özelliğin video çekerken kullanılamaması da bir o kadar üzücü. Umut ederim, ileride güncelleme ile bu düzeltilir.  

Diğer bazı dokunuşlar da makine hakkındaki izlenimimizi olumlu etkiliyor. Bunlar, shutter count dediğimiz perde açılıp kapanma sayısını takip etmesi ve menüde bize yaklaşık olarak veriyor olması. Tek bir menü komutu ile, sessizliğin önemli olduğu ortamlarda, ses-ışık çıkararak dikkat çeken tüm özellikleri yani perde sesi, flaş, otofokus yardımcı ışığı, kendi kendine çekim lambası gibi şeyler devre dışı kalıyor. Böylece kimseyi rahatsız etmeden fotoğraf çekebiliyorsunuz.  

Gelelim video tarafına.  

Her şeyden önce X100V profesyonel video işleri yapmak için üretilmiş bir kamera değil. Ancak neredeyse bu iddayı üstlenecek kadar da donanımlı.  

X100V ile saniyede 30 kare-4K video çekmek mümkün. Bu ayarlar ile 10dk. Kesintisiz video çekebiliyoruz. Full HD çekimde saniyede 60 kareye kadar çıkabiliyoruz ve çekim süremizde yaklaşık 15 dakika. Slow motion yani ağır çekim sevenler için ise Full HD modunda saniyede 120 kareye kadar çıkmak mümkün.  

İşi biraz daha profesyonelce yapanlar HDMI çıkışı üzerinden 10-bit, 4:2:2 renklerin sunulduğu geniş renk paletini kullanabilirler. Diğer tüm film simülasyonları da video çekerken kullanılabilir ancak ETERNA bu iş için biçilmez kaftan gibi görünüyor. Diğer taraftan F-log kaydı, Zebra ayarı, zaman kodu ayarı, Tally lambası ve Film sessiz kontrolü gibi gelişkin video ayarları da kullanıcılara sunulmuş.  

Video bahsine giriş cümlesinde söylediğim gibi, X100V video işleri üretmek için ideal bir makine değil. Hedef kitlesi fotoğraf işleri. Ancak az önce saydığım video özellikleri neredeyse her türlü video işini yapmanıza yardım edebilecek kadar iyi. 

X100V’de gördüğüm, geliştirilmesi gerektiğini düşündüğüm birkaç küçük noktadan da bahsetmek istiyorum. Bu videoyu hazırlamak için masa başı çalışması yaparken makinanın avucumuzun içine gelen kısmında hafif bir ısınma sezdim. Rahatsız edici bir şey değil ama neden diye düşündürdü. Ancak, deneme çekimlerine çıktığımda bunu farketmedim. Belki dışarıda olmanın, fotoğraf çekmenin heyecanı ile belki de problemin küçüklüğü nedeniyle. Bilemiyorum.  

Bir diğer küçük konu, sessiz çalışma için bu kadar etkin olan makinda, açılıp/kapatılırken lens servo motorunun sesinin duyulması hoş olmamış. Hiç birşeyi olumsuz etkilemiyor ama olmasa daha iyi olurdu.  

Son olarak da az önce de söylediğim gibi bu makinayı “hava koşullarına dayanımlı ama önüne bir filtre takmalısınız” şeklinde piyasaya çıkaracaklarına filtresiyle birlikte çıkarsalarmış daha şık olurmuş.   

Evet arkadaşlar.  

Bu makine, tek bir lensle kendi yaratıcılığını zorlamak/geliştirmek isteyen, range finder tarzını seven, ağır yük taşımadan her an makinasını yanında bulundurmak isteyen sokak fotoğrafçıları için ideal bir makine.  

Fotoğrafı ciddi bir hobi olarak yapan kişilerin, seyahat sırasında yanlarında taşıyacakları bir makine. Veya fotoğraf/video işi yapan, zaten gelişmiş makinalara da sahip olan profesyonellerin ikinci makinası.  

Her ne şekilde kullanılırsa kullanılsın, kullanıcısı ile bütünleşen, onun eli-gözü olan çok yetenekli bir makine. Bunca yıllık X-T serisi kullanıcısı olarak benim de aklımı çelmedi desem yalan olur. Kendime bir sürpriz yapmak istesem bu makine ile yapardım…