Dijital fotoğraf makinaları ile tanıştığımız ilk günden itibaren, hayatımıza iki yeni kavram girdi: RAW ve JPG. 

Bu kavramlarla beraber ilk dayatma hemen hazır oldu: “RAW çekeceksin, JPG çekme” Peki ama niye? Raw çekmek niye? JPG çekmemek niye? Hatta Raw çekmek ne demek? JPG çekmek ne demek? 

Oldum olası bu tip dayatmalardan hiç hoşlanmam. Sorgulamak, anlamak ve kendi kararlarımı vermek isterim. Muhtemelen bu kadar kişi RAW çekin” dediğine göre bir bildikleri vardır, ama sebebini bilersem daha inanarak ve doğru yaptığımı bilerek devam etmez miyim? 

İşte bu videoda, bu konuyu sorgulamak istiyorum sizinle birlikte.  

Hadi buyrun 

 

Her şeyden önce, fotoğraf çekme eyleminin teknik yanını şöyle kısaca bir hatırlayalım:  

Biz fotoğraf makinasında deklanşöre bastığımız anda, objektifimizden giren ışık, diyafram aralığından geçerek, belirli bir süre açık kalmak üzere açılmış perdeyi de aşıyor ve sensörümüzün üzerine düşüyor. Sensörümüzün üzerinde milyonlarda piksel var. Her bir piksel,  ışığa duyarlı bir elektronik parça olduğu için gelen ışığı; kırmızı, yeşilmavi renkler ve bunların parlaklık seviyeleri gibi bilgilere dönüştürüyor. Bu bilgi işlenmek üzere fotoğraf makinasının işlemcisine gönderiliyor.  

İşte ayrım burada başlıyor. Eğer söz konusu bilgi hiçbir işlem görmeden, sensörden çıktığı hali ile, ham bir şekilde kaydedilir ise buna “RAW” fotoğraf diyoruz. Fotoğraf makinası üreticileri, bu dosyalarda kendi belirledikleri dosya uzantısını kullanıyorlar örneğin Fujifilm RAF, Nikon NEF, Canon CR2, Sony ARW gibi… 

Eğer, sensörden gelen bilgi, fotoğraf makinasında yapılan doygunluk, keskinlik, beyaz ayarı, tonlama vb. gibi bir takım ön ayarlar ile yorumlanır, işlenir ve yeni bir dosya oluşturulursa bu da “JPG” fotoğraf oluyor. Ayrıca JPG fotoğraf oluşturulurken, dosya boyutundan da kazanmak için işlemci bir takım sıkıştırma algoritmaları ile verilerin bir kısmını da çöpe atıyor.  

1) O halde RAW ve JPG fotoğraflar arasındaki ilk fark burada orataya çıkıyor. 

RAW dosya, 12 veya 14 bit işlenmemiş veri içeriyor.  

JPG dosya, işlenmiş ve 8 bite sıkıştırılmış veri içeriyor.  

8 bit —> R: 256  x G: 256 x B: 256 = 16 Milyon renk tonu 

12 bit —> R:4096 x G:4096 x B:4096 = 68 Milyon renk tonu 

14 bit —> R: 16.384 G: 16384  x B: 16384   = 4.4 Trilyon Renk Tonu  

16 bit —> R: 65536 x G: 65536 x B: 65536 = 281 Trilyon renk tonu 

16 bit bir RAW dosyası , bir JPG dosyasından 16 Milyon kez daha çok veri içeriyor.  Bu etapda RAW kazandı. 

 

2) İkinci etabımız Beyaz ayarı düzenleme konusunda. Bir çoğumuz beyaz ayarını makinamızın otomatikman yapmasını tercih ederiz. Bana göre, bunda ciddi bir sıkıntı yok. Fotoğraf makinaları bu konuda oldukça başarılı.  Fotoğraf makinamız RAW bilgiyi kaydederken, beyaz ayarına esas olacak bilgileri de ham olarak kaydediyor. Dolayısıyla sonradan işlerken dilediğiniz gibi değiştirebiliyorsunuz. Ancak, JPG kaydedilirken bu bilgi fotoğrafın üzerine işleniyor ve ayrı bir bilgi olmaktan çıkıyor. Yani sonradan değiştirmek mümkün olmuyor.   

Bu etapda da RAW kazandı. 

3) Üçüncü karşılaştırma noktamız,  parlak ve karanlık bölgelerin işlenmesi yani dinamik aralığın genişletilmesi noktasında. Bunu örnek fotoğraflar üzerinden yapalım. 

—–bilgisayar işleme 

Bu etapda da RAW kazandı. 

4) RAW dosyaları, ham veriyi kapsadıkları için daha sonradan Lightroom ve Photoshop gibi yazılımlar aracılığıyla kolayca işlenebilirler. İşleme sonrasında, RAW dosyasının üzerine kaydedilemez, Dosya hep orijinal hali ile kalır. Bu durumda “non-destructive” – “orijinali bozmadan” işleme anlamına gelir ki JPG dosyalarında durum böyle değildir. Dosyalar her işlemden sonra içerik değiştirir ve kaydedildiğinde eski duruma ulaşılamaz.  

Puan RAW’a 

5) RAW dosyaları kayıt sırasında bozulmazlar “kayıpsız” kaydedilirler. Bazı üretici firmalar, dosya boyutunu küçültebilmek için “kayıplı” kaydetme opsiyonu veriyorlar menülerde ama normal bir kayıtta tek bir veri bile kaybolmaz. Oysa JPG dosyalarında, seçeceğiniz sıkıştırma oranına göre veri kaybının büyüklüğünü belirlersiniz.  

Puan yine RAW’a 

6) RAW dosyası ile kaydetmek mutlaka sonradan işlemeyi gerektirir. Bu düzenleme RAW converter dediğimiz yazılımları veya PhotoshopLightroom gibi fotoğraf işleme yazılımlarını gerektirir. Bu yazılımlarda ne yaptığınızı, ne kadar uyguladığınızı görerek işlersiniz. Ancak JPG dosyaları, makinamızdaki ön ayarlara göre işlenip önünüze gelmiştir. Kullanıma hazır bir fotoğrafınız vardır. Bunların üzerinden tekrar işleme yapmak mümkün olmakla kısıtlarınız vardır ve dosyanın bozulma, kalitenin düşme ihtimali yüksektir.  

Yeniden işlenebilirlik RAW tarafına,  

Kullanıma hazır dosya olması ve zaman kazancı JPG tarafına puan kazandırıyor.   

7) RAW dosyasına sahip olmak, o fotoğrafın size ait olduğunun bir kanıtı gibidir. Bazı yarışmalarda veya telif hakkı gibi ihtilaflı durumlarda RAW dosya kanıt oluşturabilir. Oysa JPG dosyası her yere, herkesin bilgisayarından çıkabilir ve o dosyanın sizin olduğunu ispat etmez.  

Puan RAW’a 

8) RAW dosyası, daha çok bilgi içerdiği ve sıkıştırılmadığı için daha büyüktür. Bu da daha büyük hafıza kartı, daha büyük hard disk, daha büyük RAM’li bilgisayar anlamına gelir. Buradaki her “büyük” kelimesi bizim için $ demektir.  

Puanlar JPG’e 

9) RAW dosya formatının makine üreticisinden makine üreticisine değiştiğini söylemiştim. Bu da uyumluluk problemi demektir. Bir arkadaşınıza RAW dosyası yollamazsınız. Çünkü açamaz. Oysa JPG uyumluluğu çok yüksek bir formattır. Tüm dünyada iş görür.  

Puan JPG’e 

10) Yedekleme süresi ve yedekleme dosyası boyutları RAW dosyalarda çok büyüktür, JPG’de ise daha kabul edilebilir seviyededir.  

Puanlar JPG’e 

Sonuç 

RAW ve JPG formatlarını avantaj ve dezavantajları ile karşılaştırdık. Sonuç olarak RAW mı çekmeliyiz? JPG mi? 

  • Eğer, çekim ortamı, şartları, fotoğraf karesi ne olursa olsun ben nihai fotoğrafa ulaşmak için fotoğrafımı düzenlerim arkadaş diyorsanız –> RAW 
  • Zor ışık koşullarında çekiyorum bu fotoğrafları. Bir taraf çok parlak, öbür taraf kapkaranlık. —> RAW  
  • Difüze olmuş tatlı bir ışık var. Makinamın beyaz ayarı da çok doğğu sonuçlar veriyor.  Oohhh keyfim yerinde  —> JPG 
  • Sosyal medya için fotoğraf çekiyorum, basit bir iki filtre ile gelsin Like’lar —> JPG 
  • Gazeteme, dergime fotoğraf yetiştirmem lazım. Uğraşamam photoshop’la —> JPG 
  • Arkadaşlarla, ailemle anı fotoğrafı çekiyorum. Hemen paylaşmam lazım —> JPG 
  • Düğün fotoğraçısıyım. Salondan çıkarken misafirlere fotoğraflarını yetiştirmem lazım —> JPG 
  • Dış mekan düğün fotoğrafçısıyım. Müşterilerimin albümüne kusursuz fotoğraflar vermem lazım —> RAW 
  • Fujifilm kullanıyorum. Makinamın renk ve ışık yorumunu o kadar beğeniyorum ki fotoğraflara dokunasım gelmiyor —> JPG 
  • Ben garanticiyim arkadaş. Bu kareyi kaybetmeyi göze alamam. Gözüm arkada kalmasın. O da olsun o da olsun —> RAW+jpg 

Ya siz ne çekmek istersinisiz? RAW mı JPG mi?