Merhaba arkadaşlar,  

Bugün birlikte Fujifilm’in sürprizlerle dolu yeni makinasını yani X-S10’u inceleyeceğiz. Benden bu incelemeyi çok daha önce beklediğinizi biliyorum. Ben de çok daha önce yapmak isterdim ama olmadı. Şartlar elvermedi, bugüne geldik. Neyse geç olsun, güç olmasın diyelim.  

Eğer bu makine, X-S10, radarınıza girdiyse ve merak ediyorsanız haydi buyurun…  

Bildiğiniz gibi X-T serisi Fujifilm’in lokomotif serilerinden birisi. X-T1 ile başlayan serüven, X-T2, X-T3 ve nihayet X-T4 ile şimdilik kendi zirvesine ulaştı. Yine bildiğimiz gibi X-T serisindeki bu modellerden hemen sonra ki genellikle 5-6 ay sonra, büyük abilerine öykünen, onlar gibi becerikli ama hem boyut olarak hem de özellik olarak biraz daha küçük versiyonları gelirdi. Böylece X-T10, X-T20, X-T30 geldi ve pazardaki yerini aldı.  

Doğal olarak X-T4’ten sonra beklentimiz X-T40’ın gelmesiydi ki Fujifilm burada bizi ters köşeye yatırdı.  

Bunun birkaç gerekçesi olduğunu düşünüyorum. İlki, X-T4 gövdesi ilk defa IBIS yani gövde içi sarsıntı önleyici ile gelmişti. X-T40’ın içine bunu yerleştirmek zordu, gövde küçüktü. Gövde büyürse, bu küçük serinin karakteri zedelenecek, neredeyse X-T4’ten farkı kalmayacaktı. Eğer IBIS koymayacak olsalar X-T30’dan farkı olmayacaktı. Bu durum alternatif bir gövde üzerinde çalışmayı gerektirdi.   

Diğer taraftan, rakiplerin küçük, gövde stabilizasyonlu, hem fotoğrafı hem de videosu güçlü makinalarına da bir cevap vermek gerekiyordu. İşte tüm bu gelişmeler X-S10’u doğurdu. 

Her neyse, X-S10 artık elimizde ve bence sürprizlerle dolu. Bugün bu sürprizlerden ve bunların beni ne derece mutlu veya ne derece rahatsız ettiğinden bahsedeceğim. Elbette bazı konular subjektif şeyler, beni mutlu eder de sizi etmez ya da tam tersi. Ama en azından videonun sonunda ne ile karşılaşacağınıza dair genel bir fikir edinebileceksiniz diye düşünüyorum.  

Her şeyden önce Fujifilm makinalardan alışık olduğumuz o retro tasarım, o klasik analog fotoğraf makinası görüntüsü gitmiş. Yerine daha güncel çizgiler ve her markada bulabileceğimiz tipte bir makine gelmiş.  Ben o retro-analog görüntüye aşık olmuştum, şahsen bu değişiklik benim pek hoşuma gitmedi. 

İkinci büyük sürpriz, şimdiye kadar X-H1 hariç hiçbir makinada görmediğimiz bir el tutamağı yani grip ile karşı karşıyayız. Bu grip makinayı kavramayı, taşımayı o kadar kolay bir hale getiriyor ki sevmemek elde değil.  

Üçüncü sürpriz, çekim modları PSAM çarkı. Fujifilm makinalarda bu çekim modlarını değiştirmek için özel bir çark olmuyordu. Diyafram, Perde Hızı ve ISO çarklarının kombinasyonu ile bu modlara ulaşılabiliyordu. Başka makinalardan Fujifilm’e geçenlerin ilk etapda alışmakta güçlük çektikleri şey bu oluyordu. Fujifilm bu makinada kendi alışkanlıklarından vazgeçmiş ve özel bir çark koymuş. Bir çok kişinin hoşuna gidebilir ama ben yine eski halini tercih ederdim şahsen. 

Çekim modları çarkının üzerinde SP (Scene Position) ayarı var ki portre, yüz yumuşatma, manzara, hareket, gece vb gibi 14 tane senaryo için hazır ayarlar var. Ben giriş seviyesinin üzerine hitap eden bu tip makinalarda bu ayarları gereksiz buluyorum. Birçok kişinin de kullanacağını sanmıyorum.  

Yine çarkın üzerinde Filter seçeneği var ki akıllı filtreleri aktif ediyor. Bunların ne olduğunu ve nasıl bir görüntü verdiğini merak ediyorsanız şurada çıkan karttaki videoyu izleyip öğrenebilirsiniz.  

Bence bu çarka eklenen en güzel şey 4 adet kişisel ayar olmuş. Diğer makinalarda bu ayarlara Q menüsünden ulaşılıyordu. Böylesi daha pratik olmuş.  Gerçi Q menüsünde iken 7 adet kişisel ayar vardı, burada dört adede düşmüş ama ulaşması daha kolay olmuş.  Diğer taraftan bu kişisel ayarların video için kullanılamaması da kayıp olmuş, sadece fotoğraf için kullanabiliyoruz.  

Makinanın üzerinde, PSAM seçimlerinin bulunduğu mod çarkından başka bir de tanımsız bir çark var.  Bu çark varsayılan olarak film simülasyon seçenekleri arasında gezinmemizi sağlıyor  ama FİLTER modunda gelişmiş filtreleri değiştirebileceği gibi, Manuel modda poz telafisini değiştirmek için de görevlendirilebiliyor. 

ISO çarkı gitmiş yerine ISO butonu gelmiş. Pratikliği fena olmamış. Makinanın arka cephesinden alışık olduğumuz Q butonu makinanın üstüne, ISO butonunun yanına gelmiş. Yine değişik sayıda işlev atanabilme özelliği ve fonda canlı görüntüyü gösterme özelliklerini barındırıyor.  

Deklanşörün sağ tarafına bir tane Video Record butonu yerleştirilmiş. Fotoğraf çekimi sırasında, hızlı bir şekilde video almak isterseniz, çekim çarkını videmoduna getirmeye uğraşmadan bu butona basarak videoyu başlatabiliyorsunuz. Makine kendiliğinden sürekli otofokus moduna geçiyor ve video otomatik ayarlar ile kayda başlıyor. Eğer pozlamaya müdahale etmek isterseniz arka ayar çarkı ile değiştirebiliyorsunuz. Netliği kadrajın merkezine ve lense en yakın objelere göre makine kendi yapıyor. Bu şekilde 30 dk video çekmek mümkün. Güzel bir özellik olmuş. Acil durumlarda video ayarlarına girmeden çekim yapmak hayat kurtarabilir. Elbette tüm ayarları kullanarak video çekmek isterseniz, çekim çarkını video moduna getirerek bunu yapmanız mümkün. Bunu birazdan detaylandıracağız.  

Aç/kapa anahtarı biraz fazlaca yassı olmuş bence. Bu nedenle alışana kadar açıp kapamakta zorlandım makinayı. Elimin altında daha dolgun bir anahtar olsun isterdim, belki de X-T4’ten böyle alıştım… 

Yine arka cephedeki MENU OK butonu ile DISP/BACK butonu çukurda kalmış gibi. Gözüm vizörde iken başparmağım ile bu butonları aradığımda bulamıyorum, dokunarak hissedebileceğimiz kadar bir yükselti olsa çok iyi olurdu. Bu yükseltiyi ISO, Q, AEL, AF ON, Drive ve Playback butonlarında yapmışlar halbuki… Bu ikisini pas geçmeseler iyi olurmuş. 

Bir diğer sürpriz de hemen tüm X serisi makinalarda gördüğümüz fokus (yani netleme)  tipi seçim anahtarını X-S10’da göremiyoruz. Bunu menünün içine koymuşlar. Benim çekimler sırasında çokça kullandığım bir anahtar. Bu şekli ile ulaşımı zor olmuş. Ancak bir fonksiyon butonuna atayarak bunu çözmek gerekecek… 

İşlev atama deyince, video kayıt butonuna, ISO butonuna, Q butonuna, AE-L, AF-On butonlarına ve isimsiz çarka ve hatta View mode butonuna fonksiyon ataması mümkün.  Bunlar güzel olmuş ancak tıpkı X-T4’deki gibi, ön ve arka ayar tekerlerine de işlev atanabilmesi ve bunlara basma fonksiyonunun da eklenmesi çok daha iyi olabilirdi. 

LCD ekran 270 dereceye kadar dönebiliyor. Hemen her açıdan fotoğraf, video almak mümkün. Özellikle youtube’a içerik veya vlog üretenler bu tarz açılan ekranı çok beğenecektir diye düşünüyorum. 

Ekran deyince, bu tip ekran kullanan X-T4, X-T200 gibi makinalarda mikrofon, usb ve hdmi girişlerinin ekran dönüş hareketini kısıtlaması ve görüntüyü engellemesi gibi problem vardı. Bu makinada mikrofon girişini daha yukarıya kaydırmışlar ve nispeten görüşün engellenmesi azaltılmış. Diğer taraftan 3,5mm jack kullanılması da iyi olmuş, böylece başka bir ara adaptöre ihtiyaç kalmıyor.  

USB-C girişi çok fonksiyonlu olarak kullanılıyor. Pil makine içindeyken bu port üzerinden elektriğe bağlanarak şarj edilebiliyor. Ya da USB portuna bağlanan bir powerbank ile makine kullanılabiliyor. Ayrıca kutudan çıkan bu parça ile USB portu kulaklık çıkışı fonksiyonunu yerine getirebiliyor.  

X-S10da, NP-W126S pil kullanılmış. Pil yuvasının yerleşimi gövdeye dik hale getirilmiş. Bu sayede grip büyümüş ama gövde küçük tutulabilmiş. Kart yuvası da pilin hemen yanına alınmış. X-T30’da  eleştirdiğimiz gibi, küçük makinelerde pil yuvası, tripod bağlantı parçası tarafından kapatılıyor, kapak açılamıyordu. Bu tasarım bence güzel olmuş, bu problemi de ortadan kaldırmış.  

Son dönemde elektronik ürün satan birçok firmanın yaptığı bir uygulama var. Sattıkları ürünün kutusunun içerisine, şarj adaptörü koymuyorlar. Ayrıca satıyorlar. Bana göre bu uygulama tüketicilerden bir parça daha fazla para koparmak için yapılan çok büyük bir ayıptır diye düşünüyorum. Bunu yapan tüm firmaları kınıyorum. Aynı duygularım Fujifilm için de geçerli. 

Üzerinde dahili bir flaş da barındıran, magnezyumdan üretilmiş bu 425 gramlık gövdenin tasarım ile ilgili söyleyeceklerimizi bitirdikten sonra gelelim fotoğraf özelliklerine.  

X-S10, Fujifilm’in iddialı son nesil ileri seviye makinalarında kullanılan X-Trans Cmos 4 sensör ve X-Processor 4 işlemciyi kullanıyor. 26,1 megapiksel çözünürlüğe sahip. Bu pencereden baktığımızda, aynı sensör ve işlemciyi kullanan X-T4, X-Pro3, X100V ile aynı kategoride ve aynı kalitede fotoğraf üretebiliyor.  

X-S10’un fotoğraf çekim modlarını şöyle bir sıralayacak olursak, tekil fotoğraf (PSAM ve Auto modlarında), hızlı ve yavaş seri çekim, senaryo modunda çekim, gelişmiş filtre uygulayarak çekim, basamaklama çekimleri ki bunlar ISO basamaklama, beyaz ayarı basamaklama, otomatik pozlama dizisi basamaklama, film benzetimi basamaklama, devingen dizi basamaklama, fokus basamaklama; HDR çekim, panorama çekim, üst üste çekim, kendi kendine çekim, ara zamanlı çekim. Gördüğünüz gibi yok yok, havada karada her koşulda fotoğraf çekmek mümkün… 

Bu küçük gövde içerisine, IBIS yerleştirilmiş durumda. Bildiğiniz gibi IBIS, gövde içinde 5 eksende hareket ederek, makinanın sarsılmalarından oluşacak netsizlikleri önlemeye yarıyor. Normal şartlar altında 1/60 perde hızı ile çekebildiğimiz bir fotoğrafı, 6 stopluk IBIS sayesinde 1 saniyelerde bile elde net çekebiliyoruz. Bu da elbette çok önemli bir esneklik sağlıyor. Burada hemen hatırlatmam gerekir ki ibis gövde içindeki sarsıntıları önler, makinanın sarsıntısından kaynaklanacak netsizlikleri azaltır ama kameranın karşısında hareket eden bir konu varsa düşük perde hızlarında onu net çekmeyi bekleyemeyiz.  

Fujifilmin şu ana kadar ürettiği 18 adet film simülasyonunun tamamı X-S10 ile geliyor. Fotoğraf kalitesini kendi damak zevkimize göre ayarlamak için gren efekti, krom rengi efekti, mavi krom rengi efekti gibi efektleri tercih ettiğimiz miktarda eklemek mümkün. Yine fotoğrafın rengine, keskinliğine, ton eğrisine, berraklık yani clarity değerlerine müdahale ederek, çıkan fotoğrafın doğrudan kullanılabilecek hale getirilmesi de mümkün.  

Tercihinize göre 117 veya 425 adet netlik noktası ile sağlanan otofokus oldukça başarılı ve hızlı. Sürekli otofokus ile nesne obje takibi ve yüz/göz takibi her zaman net fotoğraf çekmenize yardımcı olan unsurlar.  

AF-C özel ayarları sayesinde değişik senaryolara göre veya kendi ayarlayacağınız parametrelere göre hareket eden nesnelerin takibi söz konusu. Yine hareket eden nesnelerin her anını yakalayabilmek içinseri çekim modunda, mekanik perde ile saniyede 8 kare, elektronik perde ile saniyede 20 kare çekmeniz mümkün. Eğer kadrajın 1,25 oranında küçülmesine izin verirseniz elektronik perde ile saniyede 30 kareye kadar çıkmanız mümkün. Ayrıca spor modunu kullanarak ekranda 1.25 küçülmüş çerçeveyi ve etrafını görmeniz mümkün. Böylece hareket eden objenin çerçeve dışından gelişi, kadrajınıza girişi daha kontrol altında tutulabilir.  

Güncel koşullar, fotoğraf makinalarımızın birer web cam gibi kullanılmasını da gerektiriyor biliyorsunuz. X-S10 içinde bu seçenek de gelmiş. Bağlantı ayarları seçeneğinden WEB CAM’i seçerseniz ve Fujifilm sitesinden X Web Cam yazılımını indirirseniz, web cam modu otomatikman, sorunsuz çalışıyor. Bu konuda detayları şu anda ekranda kartı görünen videoda anlatmıştım onu izleyebilirsiniz. Bu arada, x web cam arayüzü ile diğer makinalarda pozlama değeri, film simülasyonları vb. Gibi özellikleri değiştirebiliyorduk. Ancak X-S10 ile bunları değiştirmek mümkün olmadı. Sanıyorum, yakında gelecek bir güncelleme ile bu problem çözülür.  

Son olarak LCD’nin dokunmatik ekran olarak kullanılabildiğini; dokunmatik ekran ile doğrudan çekim yapılabileceği gibi, otofokus noktası belirleme ve otofokus yapma gibi işlevlerinde LCD üzerinden gerçekleştirilebileceğini söyleyelim.   

Şimdi gelelim video özelliklerine. 

Daha önce anlık video çekimlerinde video kayıt butonuna basarak çekimi başlatabileceğimiz ve bu şartlar altında fazlaca bir ayar seçeneğimizin olmadığını söylemiştik.  

Çekim modunu Video olarak ayarladığınızda ise video menüsünde birçok özellik karşımıza çıkıyor. Çekimi manuel mi, diyafram öncelikli mi, enstantane öncelikli mi yoksa program modunda mı yapacağınız seçmek ile işe başlıyorsunuz.  

FHD – 60fps ve 4K ya da 4K DCI olarak 30 fps video çekebiliyorsunuz. Maksimum 30 dk. Kayıt yapabiliyorsunuz. Veri büyüklüğünüz, seçtiğiniz çekim moduna bağlı olarak 50 Mbps ile 200 Mbps olabiliyor.   

10 kat yavaşlatılmış görüntü oynatabilmek için 240 fps’ye varan yüksek hızlı çekimleri 3 dakikaya kadar yapabiliyorsunuz. 

Eğer SD karta kayıt yapıyorsanız, renk örneklemesi 8 bit 4:2:0 yok eğer harici HDMI cihazına kayıt yapıyorsanız 10 bit 4:2:2 oluyor. Videolarınızı MOV/H.264 veya MP4 formatında kaydedebiliyorsunuz.   

Bu teknik ifadelerin ne anlama geldiğini merak ediyorsanız, ekrandaki karta tıklayarak detaylı olarak izleyebilirsiniz.    

Video kalitesini belirleyebilmek için F-Log çekip sonradan color grading yapabileceğiniz gibi, doğrudan film simülasyonlarını kullanarak da çekebiliyorsunuz. Eğer film simülasyonları ile çekerseniz, renk, keskinlik, ton eğrisi gibi detay ayarları yapabiliyorsunuz. Yok eğer F-log kaydedecekseniz, kayıt sırasında görüntü renk düzeltmesi ile veya direk düzeltme olmadan izleme seçenekleriniz mevcut. 

IBIS i açarak çekeceğiniz videonun gövde içinde sarsıntısının giderilmesini,  

IBIS + OIS’i açarak gövde+varsa lens sarsıntı gidericinin birlikte çalışmasını 

IBIS + OIS +DIS açarak 1,29 oranda kırma ile hem mekanik hem de dijital düzeltme yapılmasını sağlayabiliyorsunuz.  

IBIS Boost seçeneği ile ise pan/tilt yapmadan makinanın sabit duracağı çekimlerde IBIS’i daha da güçlü hale getirebiliyorsunuz.    

Videoda yüz göz tanıma/takip, sürekli otofokus özel ayarları, manuel otofokus yardımları gibi; mikrofon ayarları gibi, timecode ayarları gibi, dokunmatik ekran ile sessiz moda geçerek video çekme gibi bir çok detay, tıpkı X-T4’de olduğu gibi, bu makinada da mevcut.  

Sonuç olarak; 

Video içerisinde değişik yerlerde söyledim ama bir kez daha toparlamam gerekirse, el tutamağı ve hafif gövdesi dışında bu makinanın tasarımı benim gibi retro tasarıma düşkün olanları pek mutlu etmeyecektir. Ama başka marka modellerden Fujifilme gelen veya Fujifilm kullanan ama modern tasarımlardan hoşlananlar için ideal bir makine. 

Tabi tasarımı değerlendirmek keyfe keder bir yaklaşım. Bana göre böyle olabilir, size göre başka türlü. Asıl yaptığı iş ile fonksiyonları ile değerlendirecek olursakX-S10 bu boyutlar içine sığdırılmış, hafif ve çok yetenekli bir makine. Büyük ağabeyi X-T4’ün neredeyse birçok özelliğini genlerinde taşıyor. Fotoğraf ve video kalitesi olarak, iddialı bir makine olmuş. X-S10 tüm bu yönleri ve görece olarak uygun fiyatı ile cazibe merkezi haline gelecektir, birçok kişi bu makinayı tercih edecektir ve haklıdırlar da diye düşünüyorum.  

Bitirmeden önce elbette, bu makinayı incelememiz için bize sağlayan Fujifilm Eskişehir showrooma teşekkür ediyorum. Onlar olmasa bu incelemeleri nasıl yapardık. Teşekkürler arkadaşlar… 

Gelecek hafta, yeni bir konu ve yeni bir video ile görüşünceye kadar, hoşça kalın, sağlıklı kalın…