Fiziğin alt dallarından olan optik bilimi ışığın özelliklerini ve davranışını inceler. Durun hemen korkmayın. Öyle bilimsel söylemlere, karmaşık kurallara girmeyeceğiz. Sadece bilmemiz gereken ve hatta aslında ortaokul-lise yıllarında öğrendiğimiz ve sonradan unuttuğumuz birkaç şeyi hatırlatacağım o kadar. Çünkü fotoğrafta ışık kullanımını doğru anlayabilmek için en temelde bunları biliyor olmamız şart. 

Işık, foton paketleri formunda, dalgalar halinde boşlukta saniyede 300.000 km hız ile yayılan bir enerji türüdür. 

İki temel kaynağı vardır. Güneş, ay, yıldırım gibi doğal ışık kaynakları. Bir de lambalar, mumlar, flaşlar vb. gibi yapay ışık kaynakları.

Kaynağı ne olursa olsun ışığın temel birkaç özelliği vardır. 

Işığın dalgaboyu

Bizim çıplak gözle görebildiğimiz ışık, tüm ışık tayfının çok küçük bir kısmına denk gelir. Ekrandaki görselde görebileceğiniz gibi büyük dalga boyu ve düşük enerjilere sahip radyo dalgalarından, küçük dalga boyu ve yüksek enerjilere sahip gama ışınlarına kadar geniş bir spektrum söz konusudur. Radyo dalgaları, mikrodalga, kızılötesi, morötesi, X-ışınları, gama ışınları da bu spektrumun parçasıdır. Kızılötesi ve morötesi bölgelerin arasında da görünür bölge, diğer bir deyişle “görünür ışık” bulunur ki bu gündelik hayatımızın ve de fotoğrafın temel girdisidir. 

Işığın dalgalar halinde yayıldığını söylemiştik. Dalga boyu ışığın niteliğini belirler. Yine az önce söylediğimiz gibi; dalga boyu uzadıkça enerji yani gücü düşüyordu ya da tersi dalga boyu kısaldıkça gücü artıyordu. Bu görünür ışık için de geçerlidir. Görünür ışık, bölgesinde çıplak gözle görebildiğimiz en uzun dalga boyu kırmızı, en kısası mavi ışıktır.

Aslında en temel ışık kaynağı olan güneş ışığı tüm renklerin birleşiminden oluşur. Güneş ışığı, bir prizmadan geçirildiğinde her renk farklı miktarlarda kırılır ve ortaya gökkuşağı gibi bir tayf çıkar. Bu olayı ilk kez Isaac Newton tarafından bulunmuştur.

Işığın şiddeti

Işık, konunun üzerine 3 şekilde düşürülebilir. 

  • Doğrudan
  • Yansıtılarak
  • Difüze edilerek yani yayarak

Doğrudan ışık, diğer iki türe göre daha sert etki yaratır. Sert ışık yüksek kontrast yaratır. Yüksek kontrast ise fotoğraftaki dramayı artırır. Diğer iki tür ise konuya düşen ışığı yumuşatır. Yumuşak ışık, kontrastı düşürür. 

Işığı konunun üzerine ne tür düşürürsek düşürelim, ışık kaynağının konuya olan mesafesi ışığın şiddetini doğrudan etkiler. Işık kaynağı, konudan uzaklaştıkça konuya düşen ışığın şiddeti azalır. Bu da fotoğraflarımızda ışığın şiddetini yönetmek için bize yardımcı olur. 

Işığın Yönü

Işığın konunun üzerine düşme yönüne bağlı olarak farklı görsel etkiler oluşur.

Cephe Işığı: 

Işık kaynağı konuya tam cepheden vurur. Işık kaynağı ile kamera aynı doğrultudadır. Bu tür aydınlatmada, cephenin tamamı benzer miktarda ışık alacağı için gölgeler minimize olur. Bu durum üçüncü boyut algısını azaltacağı için daha düz görünen, idealize edilmiş görüntüler ortaya çıkarır. Moda fotoğrafları, bazı ürün fotoğrafları özellikle böyle çekilir. Renkler ve detayların daha dikkat çekici şekilde gösterilmesi ile güzel görüntüler ortaya çıkarılabilir. 

Bu ışık türünden türemiş, Kelebek ışığı denilen aydınlatma türünde ise, ışık yine karşıdan kamera ile aynı yönden gelir. Ancak tam karşıdan değil de biraz daha yukardan gelir. Bu sayede çok az da olsa gölgeler oluşur ve fotoğrafa boyut katarak daha güzel görünmesini sağlar. 

Yanal Işık:

Işık kaynağı konunun bir tarafından gelir. Hal böyle olunca, ışık kaynağına yakın olan cephe daha çok aydınlanır. Uzak olan cephe ise daha az aydınlanır, gölgede kalır. Işık ve gölgenin bir arada olduğu her durum, insan beyninde üçüncü boyutu çağrıştırdığı için fotoğrafımıza derinlik katılmış olur. İtalyancada chiaroscuro diye  anılan bu ışık türünü Leonardo Da Vinci ve Caravaggio gibi ressamlar çok kullanmıştır.  Bu türde, yüksek kontrast söz konusudur ve fotoğraflara dramatik bir etki katar. 

Yanal ışığın, açısı değiştirilerek konu üzerinde farklı etkiler yaratılabilir. Örneğin ışığı yaklaşık 45 derece gibi bir açıya getirip, bir parçada yükselterek modelin elmacık kemiği üzerinde şu şekilde bir üçgen elde ederiz ki bu aydınlatma türü de Rembrant aydınlatması olarak bilinir. Chiaroscuro ile Rembrant aydınlatmasının arasındaki fark bu bölgedeki üçgendir. 

Yanal ışık, fotoğrafı görsel olarak en etkili kılan aydınlatma türlerinden birisidir.  

Ters Işık:

Işık kaynağı konunun arkasından gelir. Konunun kameradan görünen yüzeyi karanlıkta kalacağı için konu silüet haline gelir. Doğru yerde, doğru şekilde kullanıldığında çok güzel fotoğraflar çekilebilir. 

Tepeden/alttan gelen ışık:

Yaz aylarında güneşin en dik olduğu saatlerde olduğu tepeden gelen ışık kullanıldığında  istenmeyen keskin gölgeler ortaya çıkar. Eğer çekilen konu bir insan ise göz çukurları, burun altı, dudak altı, çene altı gibi bölgelerde koyu gölgeler elde edilir. Genellikle tercih edilmeyen bir ışık türüdür.  

Benzer şekilde alttan gelen ışık da yine istenmeyen türden gölgeler oluşturur. Korku efektleri yaratmak için zaman zaman kullanılabilir. 

Son olarak ışığın yansıma özelliği vardır ki biz bunu fotoğraflarımızda karanlıkta kalan bölgeleri aydınlatmak için kullanabiliriz. Herhangi beyaz bir yüzeyi bu amaçla kullanabileceğimiz gibi, piyasadan temin edebileceğimiz reflektörleri de kullanabiliriz. 

Bu videoda ben bütün örnekleri yapay ışık ile gösterdim ama aynı şeylerin doğal ışıkta yani gün ışığında da yapılabileceğini söylemek isterim. Ben burada modeli ve kamerayı sabit tutup, ışığın yerini değiştirdim. Siz ise güneşin yerini değiştiremeyeceğinize göre konunuzu, kamera açınızı ve hatta çekim saatinizi değiştirerek ışığın istediğiniz yönden gelmesini sağlayabilirsiniz.  

Bugün ışık üzerine, ışığın özellikleri üzerine konuştuk. Her zaman söylediğim gibi, fotoğraf için ışık, teknik diğer konulardan da estetikten de içerikten de daha etkili ve gerekli bir unsur. Bu gözle bakmamız gerek olaya.